Bmag Logo

28 Interior Design Kurucusu Cansel Didar Rızvanoğlu “Mekanların ruhunu insan hikayeleriyle buluşturuyorum”
Genel
3 dk okuma

Oluşturma Tarihi: 02.10.2025

Güncelleme Tarihi: 19.11.2025

HELLO!

28 Interior Design Kurucusu Cansel Didar Rızvanoğlu “Mekanların ruhunu insan hikayeleriyle buluşturuyorum”

Zamansızlık, sürdürülebilirlik ve teknolojiyi aynı potada eriten Cansel Didar Rızvanoğlu, “Estetik, işlevselliği görünmez kılar; işlevsellik de estetiği sürdürülebilir hale getirir” diyor.

BÜŞRA NAZLAN ÜREGÜL nuregul@doganburda.com

28 Interior Design’ın kurucusu Cansel Didar Rızvanoğlu, tasarıma bakışını yalnızca mekanlarla sınırlamıyor; onun için her proje bir ‘yaşam deneyimi’ tasarlamak anlamına geliyor. “Her projede kişiye özel hikaye yaratmaya odaklanıyorum” diyen Rızvanoğlu, yerelden beslenip evrensele ulaşmayı seviyor. Estetik ile işlevselliği tek potada eriterek zamansız mekanlar kurgulayan iç mimar, sürdürülebilirliği ise sadece malzeme seçiminde değil, tasarımın ömrünü uzatabilmekte görüyor.

Teknolojiyle uyumlu, esnek ve insan odaklı projeler geliştiren Rızvanoğlu, ilhamını doğadan, sanattan, modadan ama en çok da insanların hayallerinden alıyor. “Bir mekanın ruhu, orada yaşayacak insanlarla kurduğu bağdan doğar” diyen Rızvanoğlu’nun en büyük hayali ise doğayla bütünleşen, sanat ve teknolojinin aynı noktada buluştuğu bir kültür ve yaşam kompleksi tasarlamak.

HELLO!: 28 Interior Design’ı kurarken yola çıkış hikayeniz neydi?

Cansel Didar Rızvanoğlu: Her şey, sadece mekan değil bir ‘yaşam deneyimi’ tasarlama fikriyle başladı. İnsanların bir mekana girdiklerinde hissettikleri duyguyu değiştirebileceğimi fark ettim ve bu, benim için dönüm noktası oldu.

HELLO!: Sizi diğer iç mimarlık ofislerinden ayıran en güçlü tasarım prensibiniz nedir?

C. Didar Rızvanoğlu: Her projede ‘kişiye özel hikaye’ yaratmaya odaklanıyorum. Tek tip bir şablon yerine, mekanı kullanan insanların ruhunu ve yaşam biçimini yansıtan çözümler üretmek benim imzam diyebilirim.

HELLO!: Bir mekan tasarlarken, işlevsellik mi yoksa estetik mi öncelikli dir? Yoksa bu ikisini aynı potada eritmenin özel bir yolu var mı?

C. Didar Rızvanoğlu: Bence ikisi birbirinden ayrılmaz. Estetik, işlevselliği görünmez kılar; işlevsellik de estetiği sürdürülebilir hale getirir. Yani formülüm, ikisini tek potada eritmek.

HELLO!: Projelerinizde ‘yerel dokunuş’ ile ‘evrensel tasarım’ arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

C. Didar Rızvanoğlu: Yerelden beslenip evrensele ulaşmayı seviyorum. Kültürel dokuyu alıp modern bir bakış açısıyla yeniden yorumlamak, projelere hem kimlik hem de zamansızlık katıyor.

HELLO!: Mimarlıkta ‘zamansızlık’ kavramı sizin için ne ifade ediyor?

C. Didar Rızvanoğlu: Bir mekanın modası geçmiyorsa, yıllar sonra bile aynı hissi yaşatıyorsa işte o, gerçek ‘zamansızlık’tır. Trendlere takılmadan, özüne sadık kalan tasarımlar benim için değerli.

HELLO!: Günümüzde iç mimarlıkta sürdürülebilirlik yalnızca malzeme seçimiyle sınırlı değil. Siz bu kavramı nasıl tanımlıyor ve projelerinize nasıl entegre ediyorsunuz?

C. Didar Rızvanoğlu: Sürdürülebilirlik sadece malzeme seçimi değil, tasarımın ömrünü uzatmak demek. Dayanıklı, uzun soluklu ve dönüşebilen mekanlar yaratmak bu kavramı işlerime entegre etme biçimim.

HELLO!: Geri dönüştürülmüş veya yeniden kullanılabilir malzemeleri projelerinizde ne sıklıkla tercih ediyorsunuz?

C. Didar Rızvanoğlu: Oldukça sık. Hem çevreye katkı sağlıyor hem de mekana benzersiz bir karakter katıyor. Çünkü her geri dönüştürülmüş malzemenin kendi hikayesi var.

HELLO!: Teknoloji ve akıllı sistemler, sizin tasarım sürecinizde ne kadar yer tutuyor?

C. Didar Rızvanoğlu: Artık mekanlar yaşayan organizmalar gibi. Akıllı sistemler konforu ve enerji verimliliğini artırıyor. Ben de tasarımlarımda teknolojiyi, mekanın ruhunu destekleyen bir unsur olarak görüyorum.

“Her şey, sadece mekan değil bir yaşam deneyimi tasarlama fikriyle başladı.”

© 2025 bmag - Tüm hakları saklıdır.

Iyzico ile ÖdeIyzico Logo




HomeMagazinesB SeriesB RollUser